Biz faniler, bir bayrama daha kavuşurken bir Ramazan ayını daha arkamızda bırakıyoruz. Tüm dertleri üç gün boyunca ulaşamayacağımız uzaklıkta bir rafa kaldırıp, mutlu olmalıyız. Evet, bu bir emirdir! Ve sevindirmeliyiz yedisinden yetmişine. Mesela, İETT şoförüne “kolay gelsin”, nöbet tutan polise “hayırlı nöbetler”, yoldan geçen yurdum insanına “iyi bayramlar” demeliyiz. Çok görmemeliyiz tüm bu söylenenleri ve her zamanki ketumluğumuzu atmalıyız üstümüzden. Hiç selam vermediğimiz komşularımızın(!) kapısını çalmalıyız akabinde lokum da tutmalıyız icabında. Bir çocuk esirgeme kurumuna ve/veya huzurevine gitmekten alıkoymamalıyız kendimizi. Tebessüm ettirebilirsek o mahzun çehreleri, işte o zaman dünyalar bizim olur. Elin oğlu kavga ederken, üç beş damla siyah altın için, biz üç beş damla gözyaşı akmasın diye çabalamalıyız, onların da bayramı bayram olsun diye!
3 gün boyunca evrensel kümedeki elemanlardan biri gibi hissedin kendinizi. İç ve dış politikadan dışlayın kendinizi ve özünüze dönün. Dogmatik prangalar ket vurmasın gözlerinizin içinin gülmesine. Bayram, bayram olsun. Küslük olmaz bayramlarda he! Yanına gidin, halini hatırını sorun, gidemiyorsanız arayın, arayamıyorsanız mesaj atın. El öpün, el öptürün, bayrama can verin! Bayram işte o zaman bayramdır. Ve el açıp dua edin, bayramı buruk karşılayan dindaşlarınıza.
Bu bayram da yaptığınız iyilikler, herhangi bir veri kaybı olmadan database’inize kaydedilecektir.
Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyor ve esenlikler diliyorum efendim. Selametle kalınız.
-
Dokuz Tekbir İki Rekât
19 Eylül 2009 Cumartesi
Gönderen Yasin Bekaroğlu zaman: Cumartesi, Eylül 19, 2009 | Bunu E-postayla Gönder BlogThis! X'te paylaş Facebook'ta Paylaş |
0 yorum:
Yorum Gönder